Uçak pencerelerinin yuvarlak olmasının sebebi nedir?

Başlangıçta uçakların penceresi yoktu. Wright Kardeşler’in herhangi bir fotoğrafına baktığınızda, herhangi bir pencere veya herhangi bir sağlam yapının olmadığını hemen fark edeceksiniz. Ana hedefleri motorlu uçuştu. Yolcuların konforu konusunda endişelenmelerine gerek yoktu, yeterince yükseğe ya da yeterince hızlı uçmuyorlardı.

Gökyüzüne çıkan ilk ticari jet uçağı 1952 yılında De Havilland Comet’ti. Pistonlu motorlar yerine jet motorlu motorlar kullandığı için bu uçak öncekilerden çok daha hızlıydı; yaklaşık %50 daha hızlıydı.

Ancak de Havilland Kuyruklu Yıldızı’nın en ayırt edici özelliği kare pencereleriydi. Kare pencereler evlerde işe yarasa da Comet için felaket anlamına gelebilirdi. 1954’te 56 yolcu ve mürettebatın ölümüne neden olan iki ölümcül kaza meydana geldi. Uçaklar havada parçalandı. Sorunun kare pencerelerden kaynaklandığı belirlendi. Köşelerdeki kabin basıncı, gövdenin geri kalanından iki veya üç kat daha yüksekti. Tekrarlanan kullanımdan sonra bu durum stres çatlaklarına ve camların tamamen patlamasına neden oldu.

Pencere formatının değişmesi gerekiyordu. Yuvarlak pencere devreye girdi. Köşeler olmadığı için baskının odaklanabileceği hiçbir yer yok. Bunun yerine yüzeye eşit olarak dağıtılır. Yuvarlak pencere aynı zamanda daha güçlü bir şekil olduğundan zamanla şekil değiştirme ve bu şekilde hatalara neden olma olasılığı daha düşüktür. Bugün hangi uçağa binerseniz binin, yuvarlak pencereleri fark edeceksiniz.

Zamanla uçak pencerelerinin şekli değişmekle kalmadı, aynı zamanda yapılma biçimleri de değişti. Öncelikle uçaklarda gördüğünüz pencereler aslında cam değil akriliktir. Bu camdan daha güçlü bir malzemedir.

Eğer daha önce bir uçağın penceresinden dışarı baktıysanız, bu katmanda küçük bir delik fark etmiş olabilirsiniz. Bu, dış ve iç baskıların eşitlenmesine yardımcı olmak içindir. En içteki katman, yalnızca uçağın iç basıncına dayanması gerektiğinden en ince katmandır.